Pandemi süreci içerisinde olduğumuz şu günlerde, Covid-19’un bize sağladığı, göz ardı edilemeyecek avantajları oldu. Ozon tabakası iyileşmeye başladı, bütün dünya yardımlaşmayı bir kez daha hatırladı, evlerimizden çıkamadığımız günlerde özgürlüğün ne kadar kıymetli olduğunu ve içimize dönüp kendimizi yeniden keşfetmemiz gerektiğini hatırlattı. Dünya denizleri bir nebze de olsa yenilenme fırsatı bulmuş oldu ve hızla akıp giden hayatı yavaş yavaş, tadına vararak yaşamayı öğretti.
Biz de bu yazımızda bu yenilenme sürecinde bir kez daha farkına vardığımız deniz yaşamının ne kadar önemli olduğunu ele almak istedik. İnsanlar, geçmişten günümüze suya her zaman yakın olmayı tercih etmiştir. Su, insanlığın temel yapı taşlarından bir tanesi olmakla birlikte, hayatın devam edebilmesi için çok önemlidir. Bu sebeple suyla ilişkilendirilen yaşam tarzları, kişilere her zaman huzur, dinginlik, sağlık ve mutluluk getirmiştir.
Suyu merkezine alan bir yaşam, birçoğumuzun iple çektiği bir hayal olsa da bazı insanlar için de gerçekleşmesi mümkün olmayan bir ütopyadır. Ancak fırsat verilirse deniz, herkese uygun vaatlerde bulunacak ve insanları tutkuyla kendine bağlayacaktır.
Tekneler, elbette deniz yaşamının oldukça önemli, belki de olmazsa olmaz bir parçasıdır. Sahiplerine diledikleri zaman uçsuz bucaksız maviliklere doğru yelken açma imkanı sunarak, kara yaşantısından çok daha farklı bir hayatın kapılarının aralanmasına da yardımcı olurlar.
Sınırsız özgürlük
Özgür olma ve özgürce hareket etme ihtiyacı her birimizin içinde bulunuyor. Ancak insanlar, günlük hayatın telaşıyla kendilerini sıklıkla kapana kısılmış hissedebiliyor. Bu histen kurtulmak ve yenilenmek için çareniz deniz olabilir.
Rüzgarı teninizde hissetmek ve sınırsız özgürlüğün tadına varmak için, sahip olduğunuz teknenizle birlikte dilediğiniz zaman dilediğiniz yere rotanızı çevirebilir, seyirlerinize sevdiklerinizi de katarak, hayatın ve dinginliğin tadını sonuna kadar çıkarabilirsiniz.
Şehirden kaçış
Yazımızın başında pandemi ile birlikte yavaşlamayı öğrendiğimizden bahsetmiştik. Günlük telaşın içerisinde biraz nefes almak, kaçış fırsatları bulmak, doğa yenilenirken bu döngüye kendimizi de davet ederek zihnimizin ve bedenimizin arınmasına fırsat vermemiz gerekmez mi?
Şehir hayatının nimetlerinden faydalanırken, direnç göstermek zorunda olduğumuz kaostan sürekli olarak şikayet ediyoruz. Kendimizi yenileyebileceğimiz, belki de hayata karşı bakış açımızı değiştirebileceğimiz bir kaçış noktası arıyoruz. Bu kaçış noktası birçok insan için denizle ilişkilendirilir. Günümüzde çoğu insan denizi hiç görmeden hayatına devam ederken, bazıları da onsuz bir hayatı hayal dahi edemiyor. Bizler gibi…
Hayatında böyle bir kaçış noktası oluşturmayı planlayanlar için tekneler, mükemmel birer araç haline geliyor. Günlük hayatın getirdiği stresten uzaklaşıp, derin bir nefes almayı isteyenler, teknelerine atlayarak uçsuz bucaksız maviliklerde seyre dalıyorlar.
Mavi suların etrafında geçen bir yaşam, nefes almak için ihtiyaç duyulan oksijenle aynı değeri görmektedir. Bu yaşamdaki yol arkadaşları ise tekneleridir.
İstediğiniz, hayalini kurduğunuz tekne ne olursa olsun, size ve sevdiklerinize mutlu ve huzurlu seyirler diliyoruz. Bir başka blog yazımızda buluşmak üzere, Tezmarin blog sayfamızı takip etmeye devam edin.